17 Şubat 2014 Pazartesi

Zırnık

     Geri gel huzur, geri gel iç dinginliğim, derindeki sükunetim... Suya karışan umutların, yıkılan kalelerin, boş vaatlerin, çaresiz kendini kandırışların arasından sıyrılarak gel... Gözkapaklarımı ve dudaklarımı zorla aralayarak içime dol. Varsın kıyamet kopsun suyun yüzünde, varsın kötülük dansetsin; sen öylece sakin ve durgun, kal orada. Bunu yapmayı başarabilirsen ruhumu ayakta tutabilirsin. Fakat sen gittiğinde, sen orda yokken, yani; sıcak ısıtmıyor, soğuk üşütmüyor ve hayat mat bir camın ardından izlemeye bile zahmet etmediğim bir film gibi akıyorken, bana soru bile sorma, cevaplayamam. Hem zaten, neden sorasın ki?.. Sen bensin, benden daha çok ben olan, derinimdeki, hilesiz ve maskesiz kendimsin. Yani, benden iyi bilirsin ki, iç huzurum, sen yerinde değilken, her şey yolundan da öte iyi gitse ve hayat bana umduğumdan da fazlasını verse, elimi uzatıp da o mat camın arkasından zırnık alamam. Bilirsin, sen yokken yapabildiğim tek şey komikliktir... Ve komik olana gülmek...