16 Ocak 2016 Cumartesi

Çok Karanlık

     Hayat sanki insanın seçimleriyle örüp şekillendirdiği bir şey değil de, karanlık maddenin içinde yüzen bir gezegen gibi... Aynı anda varolan sayısız gezegen... Bu gezegenlerden herbiri, yalnızca bir kişinin gerçek hayatı. Bir gezegenin onu yaşayan kişiye ait olup olmadığı, ne kadar iyi ya da kötü olduğundan çok daha önemli.
     Kendi gezegeninde yaşayan insan bunu sezgisel olarak bilir. "Yanlış bi' gezegende olabilir miyim, yaşadığım hayat bana mı ait" diye bir an olsun kuşkuya düşüyorsa, bu kesinlikle yanlış gezegende olduğu anlamına gelir. Yaşayan birinin başına gelebilecek en kötü şeydir. Çünkü mutluluk ve huzur, insanı ancak ve ancak kendi gezegeninde bulur.
     Pek az insan bu gerçeğin farkındadır. Birçokları ise, sırf koşullarının daha iyi olduklarını  sandıklarından, daha çok mutluluk emmek için diğer gezegenlere atlarlar. Kimisi bunu ilk atlayışta başarır, kimisi karanlık maddenin içinde yüzerek yıllarını harcar. Fakat sonuç değişmez. Kolaylıkla ya da zorlukla, kendine ait olmayan bi' gezegene atlayanlar, sürekli olarak acı çekerler. Yine pek azı bunun sebebini bilirken, birçokları farkına bile varmadan, kendilerine ait olmayan bu hayatın sonunda "anlamsızca" ölürler.
     Farkına varanların  bazıları panik içinde karanlık maddeye atlarlar. Karşılarına hiçbir gezegen çıkmayacak olsa bile, yanlış bir hayatı yaşamaktansa eriyip yokolmaya hazırdırlar. Bazıları o kadar cesur değildirler. Biraz bekler, ve yakından geçen ilk gezegene atlarlar, bir ümit. Bunun kendi gezegenleri olma ihtimali yok'a yakın olduğundan, sonra bir diğerine, sonra yine bir diğerine atlayarak tüm hayatlarını bu anlamsız sürece, bu boş çabaya gömerler. Bazı diğerleri ise, vaktiyle terkettikleri kendi gezegenlerini tekrar bulur, ve yeterince beceriklilerse karanlık maddeye düşmeden tek sıçrayışta ona geri dönerler. Onlar, en şanslı olanlarıdırlar...