8 Ağustos 2017 Salı

TOST

En sonunda kız caddenin ortasına dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başlayınca bittiğini düşündük. Neyse ki bitmemişti. Tekrar kalkarak polis arabasına saldırdı. Polisi çağıran kendisi olduğu halde, erkek arkadaşını zorla polis arabasından indirmek istiyor, onu çekiştirirken bir yandan da polislere saldırıyordu...
     Merve, ben, karşı camdaki sakallı adam ve kedisi, dördümüz, olanları doyumsuz bir ilgiyle izliyor, bitmesini istemiyorduk. Diğer cam sakinleri ise oldukça hoşnutsuz tepkiler veriyorlardı. "Yeter artık, götürün şunları!" diye bağıran kadına nefretle baktık. İstemiyorsa pekala camını kapatıp arka odalardan birinde uyuyabilirdi. "İşgüzar" dedi Merve... Ben "salak" diye ekledim.
     Neyse ki kimse oralı olmamıştı. Genç adam hala küfürler ederek olanca gücüyle bağırıyordu, "gelsinler ulannn!!! gelsinler buraya .... koduklarım!!!".... Evet, gelsinlerdi artık! Kimdi ki acaba onlar? Keşke gelselerdi oraya, evet!.. Merve'yle kah birbirimizin omuzundan yükselerek, kah itişerek kendimize yeni görüş açıları yaratıyor, en kör noktaları bile görmeye çalışıyorduk. "Sen burda dikkatli dinle, ben tostlara bakıp geliyorum" dedi Merve... Yüklendiğim sorumluluk bilinciyle daha da kulak kesildim. "Rezil olduk abi" diyordu adam...
     Merve elinde tepsiyle döndüğünde polis arabasının kapıları kapanmıştı. Hüzünle baktık giden arabanın arkasından. Çığlıklar yavaş yavaş uzaklaşıyor, yanıp sönen ışıklar çekiliyor, sıkıcı hayatımız hızla boşalan yerlere doluyordu sanki...
     "Kaşar peyniri yoktu, sucukla labne koydum" dedi, bıkkın sesiyle... Cevap vermedim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder