30 Aralık 2013 Pazartesi

Seviyorum Ülen(!) Sizi

     Tanrıya inandığınız gibi mi inanıyorsunuz yeni yıla?.. Hani, gerçek olmasını istediğinizden, gönlünüzden öyle geçtiğinden... Ya da, " ya varsa, n'olur n'oolmaz, ben yine dilekte bulunayım da, sonra pişman olmayayım" diye düşünerek mesela... Yoksa sahiden mi inanıyorsunuz?.. Sahi, tanrıya sahiden inananınız var mı?..
     Tanrıya "sahiden" inanan biri kredi çekip ev alır mı?.. Ya da taksitle televizyon?.. Her sabah kalkıp  tam olarak neye hizmet ettiğini bile sorgulamadan işine gider mi?.. Kilosunu bir liraya aldığı meyveyi birbuçuk liraya satar mı mesela?.. Para biriktirir mi?.. Solaryuma girer mi?.. Hayır hayır... Kimseye bi' şey düşündürmeye çalışmıyorum. Sizden önce filanca gerçeğe de aymış değilim. Sadece merak ediyorum, gerçekten...
     Suya bir çizgi çiziyorum(!) ve o çizginin(!) yanından her geçişime, ama her defasına anlam yüklüyorum. Suyun çizerek işaretlenemeyeceğini, aslında o çizginin olmadığını, hatta, zaten o çizgiye gerek de olmadığını bildiğim halde yapıyorum bunu. Neden mi?.. Çünkü hergün biraz daha ölmekte olduğum bu yaşama katlanabilmek için hayal kurmalıyım. Hayal de olsa umuda ihtiyacım var benim...
     Ölüyor olmak, hayatımdaki en istikrarlı eylem. İstemsiz ama, eylem işte. Hergün istisnasız binlerce beyin hücremle vedalaşıyorum. Tenimden su, kemiğimden kalsiyum, gözümden fer çekiliyor. Üstelik, beni diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğim, bu konudaki farkındalığım...  Lanetlenmişçesine... Beni bunun tersine inandıracak bi' şeylere ihtiyacım var... Ya da, en azından dikkatimi dağıtacak, algımı ve aklımı çelecek bi' şeylere...
     Tanrıyı denedim... Yılbaşını, bayramları ve doğumgünlerini de... Olmadı... Ben de kendi çizgimi çizdim suya... Tarifi yok... Tuhaf, tanımsız, ama avunmama yetiyor... O yüzden hiçbi' şey dilemiyorum tanrıdan, meleklerden, evrenden ve yeni seneden... Ne kendim, ne de sevdiklerim için. Çoğunuzu seviyorum ama.... Hatta, hemen hemen hepinizi...

3 yorum: